Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Görmeye dayanamamak daha ayrı bir dert...
“Sanmanız kim terk-i can etmek bana âsân değil Hiç anınçün gam yiyem mi can durur cânân değil Katı diişvör oldu halim bilmezem kim neyleyem Görmemek müşkil seni görmek dahi âsân değir*" * Sanmayın ki sevgili için canımı vermek benim icin kolay değil!.. Taclı için canımı bin kere verir, bir canın hesabını yapmam. Uğruna can verilir, lakin vermeyeceğim şey canandır. Halim gitgide kötüye gidiyor, ne yapacağımı bilemiyorum; Çünkü seni görmemek ayrı bir dert; görmeye dayanamamak daha ayrı bir dert.
Kapı yayınlarıKitabı okuyor
bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler yarım dalgın ve kusurlu geldim ben buraya günde beş defa hiçbir şey yapmamaktansa kalıp sana baktım kalıp sana bakmak oldu dünya
Reklam
Bir fakirin evine hırsız girdi. Her ne kadar kontrol edip baktıysa da bir şey bulamadı. Üzgün bir şekilde giderken ev sahibi duruma vâkıf oldu. "Birader, dışarı çıktığında sokak kapısını ört" dedi. Hırsız: "Sanki evinizden çok hayır gördüm, bir de iş yaptırıyorsun!" dedi ve çıktı gitti.
Sayfa 370 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Sanki o güne değin yaşadığım, gördüğüm, duyduğum, inandığım her şeyin üstüne bir sis indi. Her şey değişti. Dünya baştan başa. Ya da yok olup yeniden var oldu. Her şey bambaşka. Yeniden doğmak gibi. Hayır, ilk kez doğmak ve doğarken doğduğunun bilincine varmak gibi. Renkler, kokular, ışıklar değişti.
İnsanlık öldü mü?” “Yok, ölmedi ölmedi ama, bir şey oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?”
Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme. Mutlaka yanlış bir şey oldu düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi, varlığınla aynı yolda buluşmadı. Sorun yok, sadece bekle.
Sayfa 7 - Destek Yayınları
Reklam
Üç şey vardı bütün günahların kaynağı olan. Bütün günahların dönüp dolaşıp bu üç kaynağa dayanıyordu. Birincisi; kibirdi. Bu kibir öyle bir şeydi ki şeytan! Ademe secde etmemeye sevk etti. Sonunda iblis cennetten kovuldu. Laîn oldu, hain oldu. İkincisi; hırstı. Hırs ise Adem’i yasak meyveye meylettirdi. Nefsi yasak olan şeye yani meyveye hırslandı. Hırslandıkça istedi, istedikçe hırslandı. Ve gide gide cennetten dünyaya düştü. Üçüncüsü ise; hasetti. Haset ise Adem'in oğulların birbirine düşürmüştü. Şimdi abilerin Yusuf'u kuyuya düşürdüğü gibi. Abiler de hasetlerinden, hırslarından Yusuf'u kuyunun karanlık dibine yollamamışlar mıydı?
Ben miyim bu yürüyen? Ayaklarım var mı hala? Başımı kaldırıyor, etrafıma göz gezdiriyorum; gözlerimle birlikte ben de dönüyor, dönüyor, derken duruyorum. Her şey eskisi gibi. Yalnız, yedek Stanislaus Katczinsky öldü.
...Bir sey Australopithecus soyunu toprağın kaynaklarını daha fazla kullanabilmesi için zorladı ve bunu yapmak için her seferinde daha da az enerji harcamak avantajlı oldu. Birçok araştıma bu görüşü desteklemektedir. Nitekim 2010 yılında, Arizona Üniversitesi'nden David Raichlen'in ekibi, belirli bir mesafe katetmek için, bir insanın, dört ayağı üzerinde yürüyen bir şempanzenin harcadığı enerjinin dörtte biri kadar enerji harcadığını belirtmiştir. Aynı araştırmacılar, şempanzelerin iki ayak üzerinde yürürken harcadıkları enerjinin dört ayak üzerinde yürürken harcadıkları enerjiyle aynı miktarda olduğunu göstermiştir. Böylece, iki ayakla yürürken küçük adımlar atar veya dört ayak üzerinde koşmak için bütün kaslarını kullanırlar, bu şekilde bir insanın harcadığından daha fazla enerji harcarlar. O zamandan itibaren eski insansılar bölgelerinden faydalandıkları sürece, evrim, daha az enerjinin harcandığı bir şekle, dolayısıyla daha fazla iki ayak üzerinde durmaya doğru ilerlemiştir.
Bu hayatı yaşamayı asla beceremediğimi, öğrenmek için de artık çok geç olduğunu anlıyor, yaşamım boyunca içimdeki karanlık kuyuya sabit bir şekilde bakmaktan başka bir şey yapmadığımı düşünüyordum.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.